Bay Olimpiyat hasta
Çocukluk yıllarını yaşadığı İhsaniye mahallesinde semtler arası Olimpiyat organize ederek 1970’li yıllarda Olimpik Adam olmanın hayalini kuran Ömer Altay Konya Maarif Koleji'nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'ni bitirdi. Yankı Dergisi, Güneş, Günaydın, Radikal gibi gazetelerde muhabir ve yazar olarak çalıştığı dönemlerde dünya ülkelerine pek çok sportif seyahatler yaptı. Dünya Kupası ve Olimpiyat gezgini olarak kümülatif on dokuz Dünya Kupası ve Olimpiyat Oyunları organizasyonunu yerinde takip etti. 38 yıllık meslek hayatında boyunca beş kıtada spor organizasyonların içinde bulundu.
Üniversite tahsilini bitirdikten sonra lisanını geliştirmek için gittiği İngiltere'de yüksek tirajlı Güneş gazetesinin İngiltere temsilciliği görevini de üstlendi. 1986’da Meksika’da düzenlenen Dünya Kupasını izlemek üzere Londra'dan Mexico City'e gitti. Dur durak bilmeyen Olimpiyat ve Dünya Kupası seyahatleri birbirini izledi. Maradona, Lineker, Barnes, Mattheaus, Butragueno, Platini gibi futbol yıldızlarını yakından izlemenin yanında dünya gündemine giren röportajlara imza attı.
Ömer Altay, yaygın medyanın önemli isimlerinden biri olmasına rağmen Konya’yı ihmal etmeyip her yıl en az bir defa Konya’ya seyahat edip akrabaları, arkadaşları ve spor camiasıyla hemhal olurken Konya sporuna katkı vermenin de gayretini gösterdi. Hayalinde Konya’da Çocuk Olimpiyatları yapılması vardı ve 1980’li yıllarda bu fikrini dönemin Beden Terbiyesi ve Spor İl Müdürü Vezir Balcıoğu ile paylaşarak projesini anlattı. Madem Türkiye’de Okullar arası Türkiye Şampiyonası yapıyordu; o halde bütün müsabakaların finalleri Konya’ya alınarak Olimpik bir rüzgâr estirilebilirdi. Nitekim öyle de oldu; atletizmden cimnastike, basketboldan voleybola kadar bütün finaller aynı tarihlerde Konya’da yapıldı ve Konya büyük bir spor şehri oldu.
Bendeniz 2010 yılında bir müddet İstanbul’da çalıştım ama o dünya şehrinde arkadaşlarımı ziyaret etmeye pek fırsatım olmamıştı. Bir Ramazan günü Ömer Altay telefon edip bayramdan sonra Konya’ya gelip görüşmek istediğini söyleyince o anda İstanbul’da olduğumu haber verdim. Ertesi gün buluşup İstanbul’u gezerken, Uluslararası Çocuk Olimpiyatları projesine Ankara ve İzmir’in talip olduğunu söyledi. Peki, biz Konyalı değil miydik? Bayram sonrasında Konya’da buluşup Oyunların Konya’da yapılmasına yönelik görüşmeler yapmaya karar verdik. O görüşmeler sonrasında Uluslararası Çocuk Oyunları’nın Konya’da yapılmasına karar verilse de ikimizin de zihninde acı hatıralar yer edindi.
Buna rağmen Ömer Altay’ın Konya’ya bağlılığında bir eksilme olmadı. A Milli Futbol Takımının İstanbul’da oynadığı maçlarda krize girdiği bir dönemde geleceği iyi okuyan Altay, “Milli takımı Konya’ya getirmenin zamanıdır” deyip, bunun için neler yapmamız gerektiğini anlattı. Onun belirlediği yol haritasına göre dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Akyürek Milli Takım için Konya’yı hazırlayacak, Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan, Federasyon yönetimi ve teknik direktör Fatih Terim’i Konya’ya davet edecek, ben de Önce Vatan’daki köşemde Konya’nın, tesis imkânları, futbolsever taraftar kalibresi ve yüksek milli duygularını anlatan yazımda Milli takıma davette bulunacaktım.
Sonuçta, kaleci Volkan’ın daha maç başlamadan taraftar tepkisi sebebiyle sahaya çıkmadan stadı terk ettiği Kazakistan maçından sonraki üç maçın Konya’da oynanmasına karar verildi. Peki, biz ne mi yaptık? Basın tribünündeki doluluk nedeniyle ben maçı televizyonda izlemeye karar vermiştim ama Ömer Altay bu tarihi gün için altı bilet satın alıp birini de bana ayırmıştı. Taraftarlar arasında yan yana, omuz omuza yaşadık o günü. Hatta bir maç öncesinde, 1923’de Günümüze Türk Milli Takımın serüvenini anlatan bir sergi de Ömer Altay’ın arşivinden derlenerek o günlerde açılmış ve büyük ilgi görmüştü.
Bin üç yüz sayfalık Türkiye’nin en hacimli spor Almanağını hazırlayan, Trabzonspor’dan sonra ilk defa Konyaspor tarihini de yazan Ömer Altay, İstanbul’da bir sahaftan satın aldığı belge ile Konyaspor tarihine ışık tutup kuruluş tarihinin 1922 olarak tescil edilmesini de sağladı.
Gittiği yüz civarında ülkeden sportif rozetler, madalyalar, armalar, flama ve bayraklar, kartpostallar, maç biletleri, toplar, formalar, spor dergileri, kitaplar, tarihi fotoğraflar getirerek Türkiye’nin en büyük spor müzesi ve kütüphanesine sahip olan Ömer Altay, bunları Konya’ya kazandırmayı da teklif etti ama bir sonuç alamadık, maalesef.
Önspor, Sportif, Sportürk, Önmate, Sporca, Sportmence, Spor Meydanı, Sportmen, Konyasport gibi dergilere can veren Ömer Altay zaman zaman yerel gazetelere de yazılar yazıp fikirlerini dile getirdi.
Mesleğin kıdemlilerinden Kemal Soylu telefon edip, “Ömer Altay’dan haberin var mı?” diye sorduğunda, ilk aklıma gelen, Avrupa Şampiyonası ebebiyle Almanya’ya gştmiş olmasıydı. Ama öyle değilmiş. Alanya’da doktorların teşhis koyamaması üzerine önce Konya Şehir Hastanesine getirilmiş oradan da Meram Tıp Fakültesine nakledilmiş.
Genel Cerrahi Doktorlarının Onkolojiye sevk ettiği Ömer Altay ziyaretimiz sırasında yanı başındaki tetkik ve tahlil dosyalarının arasında bile yarım kalan fikir ve projelerinin nasıl tamamlanacağına yoruyordu zihnini. Müze ve kütüphane envanterinin nasıl tasnif edilmesi gerektiğini anlatırken çok heyecanlıydı. “Bunları bize emanet etmek yerine, iyileşeceği günlere motive olmasını söyleyip, “Ne yapılması gerekiyorsa birlikte yapacağız” dedim. Allah Ömer Altay’ın şifasını tez zamanda verir inşallah ve Türkiye’nin en kapsamlı Spor Müzesi ve Kütüphanesini Konya’da kurarız.