Anadolu’nun El Hamra’sına inceden restorasyon
Sivas’ın Divriği ilçesinde 1228 tarihinde, Anadolu Selçukluları zamanında Selçuklulara bağlı Mengücek Beyliği döneminde Mengücek şahı Süleyman Şah’ın oğlu Ahmet Şah ve eşi Melike Turan Hanım tarafından yaptırılan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası’nın dünyada eşi benzeri bulunmuyor. “Anadolu’nun Elhamrası” olarak bilinen ve aynı zamanda UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Tarihi Ulu Cami ve Darüşşifası, taş işçiliğinin en nadide ve ince örneklerini yansıtan motifleriyle de ziyaretçilerini kendine hayran bırakıyor. 2015 yılında başlayan ve çok titiz çalışmalar yürütülen restorasyonda artık sona gelindi.
TAŞ İŞÇİLİĞİNDE ZİRVE ESER
Divriği Ulu Camii Müezzini ve aynı zamanda eserin gönüllü mihmandarı Nail Ayan, yapı hakkında bilgiler verdi. Ayan, eserin birçok anlamda dünyada tek olduğunu söyleyerek, “Eserin iki ana özelliği var. İlki; esere uzaktan bakıldığında simetri, detaya indiğinizde göreceli asimetri hâkimdir. İkincisi ise; Kâinattaki varlıkların tekliğinden yola çıkılarak ve Allah’ın birliğine vurgu yapılması adına hiçbir şekil ve motif başka bir yerde tekrar ettirmemiştir. Bu eser taş işçiliğinde zirve bir eserdir” diye konuştu.
GÜL İLE BÜLBÜL AŞKI
Bu eser için sloganlarının ‘görmeden ölmeyin’ olduğunu belirten Ayan, “Bu eser için çok söz söylenmiş. Ama en yakışanını Osmanlı döneminde yaşayan Evliya Çelebi Seyahatname kitabında zikretmiştir. ‘Üstadı mermer, taşlara öyle emek sarf etmiştir ki taşları nakşı bukalemun eylemiş. Onu anlatmaya kalemler kırık, diller kısır kalır’ sözünü ifade etmiştir. Ama asıl sözü camiyi yaptıran Ahmet Şah ile yapan Ahlatlı Hürrem Şah eseri yapmaktaki ana gayeyi iki motif ile dile getirmiştir. Bu iki motifi de Cennet Kapısı’nın üzerindeki ana kitabenin başlangıç ve bitiş noktalarına yerleştirmişlerdir. Başlangıç noktasında gül motifi, bitiş noktasında bülbül motifi vardır. Gül Peygamber Efendimiz’in(s.a.v.) simgesi, bülbül ise ilahi aşkın, Allah aşkının simgesidir. Yani biz bu camiyi gül ile bülbüle olan aşkımızdan yaptık denmektedir” dedi.
SIVA İLE KAPATMIŞLAR
Eserin tarihte birçok restorasyon gördüğünü belirten Nail Ayan, “Bu eser tarihinde çok restorasyon görmüş ama bir dönem çimentoyu kurtuluş vesilesi görerek bazı yerleri sıvayla kapatmışlar. Altta kalan motiflerin tekrardan gün yüzüne çıkarılması bizi mutlu ediyor. Şu anki restorasyon bugüne kadar yapılmış şuursuz restorasyonları ortadan kaldırma restorasyonu olarak nitelendirebiliriz. Allah nasip ederse önümüzdeki yıl içerisinde tekrar ibadete ve ziyarete açılacaktır diye umut ediyoruz. Bizden sonraki nesillere hak ettiği şekilde kalması için sağlamlaştırmaları yapılıyor” şeklinde konuştu.
Dünyada eşi benzeri yok: 2024'te ibadete ve ziyarete açılacak