Direnişin siyah beyaz kaydı
Tüm dünyadan “Özgür Filistin” sesleri yükselirken bir yandan da İsrail’in günlerdir Gazze’de gerçekleştirdiği asırlara bedel soykırım devam ediyor. Filistinlilerin sosyal medya hesaplarında “75 yıl ve 110 gün” şeklindeki paylaşımları aslında yıllardır devam eden soykırımın yeni olmadığını anlatıyor. Bu gerçeği geçmişte İsrail’in Filistinlilere uyguladığı sistematik şiddete ve yok etme politikasına tanık olanlar da anlatıyor. İşte bu tanıklardan birisi de Amerikalı foto muhabir Keith Dannemiller. Birinci İntifada sırasında Filistin’in pek çok şehrindeki hastanelere, hapishanelere ve mülteci kamplarına girerek direnişin sokaklardaki tezahürünü fotoğraf makinasıyla ölümsüzleştiren Keith Dannemiller, o dönem aldığı notları hikayeleştirerek birbirinden özel fotoğraflarla birlikte sunuyor. İntifada / Direniş Hatıraları ismiyle kitaplaşan bu çalışma Ketebe Yayınları tarafından okurla buluşturuldu.
İSYANI, ÖFKEYİ VE ACIYI ÇERÇEVELEMEK
Aralık 1987’de Birinci İntifada patlak verdiğinde, Meksika’daki Imagenlatina Fotoğraf Ajansı’nda foto muhabiri olarak çalışan Keith Dannemiller, ajans müdürünün kendisini Filistin’e gitmesi için aradığında şaşırdığını söylüyor. Daha önce hakkında çok şey bilmediği bu ülkeye tomarlarca siyah beyaz film, kendi deyimiyle “heyecanı ve toyluğunu” alarak yola çıkıyor. Tanık olduğu şiddet karşısında şaşkına dönen Dannemiller kitabın önsözünde çektiği fotoğrafların kendisi için ne ifade ettiğini şu cümlelerle anlatıyor; “İsyanı, öfkeyi ve acıyı fotoğraf makinesiyle çerçevelemek, burada gördüğünüz görüntülerin ötesinde benim için büyük bir anlam taşıyordu. Birinci İntifada sırasında Gazze, Kudüs ve Batı Şeria’da fotoğraf çekmek, bedenimle ruhumu bir arada tutmama yardımcı oldu. O günlerde fotoğrafın benden ne beklediğini anlamıştım. Fotoğraf çekme işi, sadece gerçekliği üç boyuttan iki boyuta dönüştürmek ve sonucunu bir çerçeve içine almakla sınırlı değildi. Dört boyutu kucaklayan ve beş duyuyu da kullanarak alınacak kişisel bir karardı.”
İsrail askerlerinin lise basıp kız çocuklarını tutuklamasına, sokakta hiçbir gerekçe yokken çocukları dövmesine, kemik kıran operasyonuyla yetişkin erkekleri sakat bırakmasına, sivil halkın üstüne ateş açmasına, evleri buldozerlerle yıkmasına, mülteci kamplarına saldırmalarına ve şiddetin daha pek çok farklı tonuna tanıklık eden Keith Dannemiller, sadece siyah-beyaz fotoğraf çekmesini o günlerde Filistin’de renklere yer olmadığını söyleyerek açıklıyor.
İKONİKLEŞEN FOTOĞRAFIN KAHRAMANIYLA TANIŞMAK
“Çocuklar sokaklarda arkadaşlarıyla oynamalı, top peşinde koşturmalı. Veya ev işlerine yardım etmeli, derslerine çalışmalı. En ufak bir provokasyon karşısında ateş açmaya hazır bekleyen, ağır silahlı askerlere taş atmamalı. Hızla büyüyen İntifada olaylarını fotoğraflamak üzere 1 Şubat 1988’de Ramallah’ta- ki El-Amari Mülteci Kampı’na vardığımda, küçük çocukları ellerinde taşlarla buldum.” diyen sanatçı, ikonikleşen taş atan çocuk fotoğrafını nasıl çektiğini ve yıllar sonra o küçük çocukla tanışma hikayesini kitapta anlatıyor.
Yıllarca adını bilmediği fotoğrafın kahramanı çocuğu, Fransa’da eğitim gören Filistinli müzisyen Tarık Jabarin, Paris’teki bir kitapçıda kitabın kapağında görüp tanıyor ve Keith Dannemiller’le iletişime geçiyor. Dannemiller aldığı mesaj karşısındaki şaşkınlığını şu cümlelerle alatıyor; “İnanamıyordum. Çeyrek asır önce fotoğrafını çektiğim birinin Paris’te rastgele bir okur tarafından tanınması: böyle bir olay ancak tarihi bir roman kurgusunda ya da bir film sahnesinde olurdu. Bir ay içinde Tarık’a, uzun zaman önce çektiğim bu fotoğrafı bastırabilmesi için dijital bir kopya gönderdim. O da bana, fotoğraftaki cesur delikanlının şu anda Ramallah’taki Al Kamandjati Müzik Okulu’nun müdürü ve aynı zamanda bir keman sanatçısı olduğunu söyledi. Mailinde Remzi Ebû Rıdvan’ın e-posta adresini de yazmıştı.
Böylece Remzi’yle yazışmaya başladık, aramızda bir dostluk gelişti… Ben bunu, birbirine bağlanan ve birbiriyle kesişen pek çok unsuru içeren bir halka olarak görüyorum: Fotoğraf. Mücadele. Adaletsizlik. İşgal. Müzik. Aşk. Tek dileğim, bu halkaya bir unsur daha eklemek: Barış.”
YÜZLERİNDE FİLİSTİN’İ TAŞIYANLAR
Filistin’in hafızasının bir parçası olan siyah beyaz fotoğraflarda yıkılan evlerine geri dönen kadınları, çocuklarını İsrail askerlerine karşı savunan anneleri, yüzlerini kapattıkları kefiyelerin ardından fırlatılmaya hazır taşlarıyla bir yay gibi gerilen çocukları ve gençleri, tüm bu yokluğun içinde fotoğraflarını çeken Amerikalıyı ağırlayan ve yüzlerindeki kırışıklıklarda Filistin’i taşıyan adamları, vatanlarını canları pahasına savunan cesur yürekleri görüyorsunuz.
Tanık olduğu olaylar karşısında etkilenen Keith Dannemiller, fotoğrafların sesi olan hikayelere duygularını yansıtmış. Her biri öykü tadında olan notlar, fotoğraflara tekrar tekrar baktırdığı kadar o an neler olduğunu da hissettiriyor. Dannemiller’in buldozerlerin yıktığı evine dönen kadının fotoğrafı için yazdığı şu satırlar geçmişten bugüne değişmeyen zulmü ve direnişin hatıralarla olan bağını anlatıyor;
“…Enkazın ortasındaki kadın aramasını küçük bir alanla sınırlamış gibi görünüyor. Oturma odası mıydı acaba burası? Yerleri işlemeli halılar ve rahat minderlerle kaplı; çocukların oyun oynamak, büyüklerin ise yemek yemek için toplandığı yer miydi? Bu kararlı kadın için işgal, kendisinin ve ailesinin bu dünyada sahip olduğu tüm eşyaların kaybı anlamına geliyor. Buldozerler geldiğinde ne bir uyarı yapmak ne de kıymetli eşyalarını almak için vakit vardı. Kaçtılar. O ise daha sonra geri döndü. Çünkü belki, bir ihtimal, bu taşların ve parçalanmış camların altında gömülü bir fotoğraf vardır. Bir hatıra.”
İntifada / Direniş Hatıraları, Filistin’in direniş tarihine ışık tutan bir foto-anlatı olduğu kadar bugün yaşanan soykırımın arka planını anlamak için de önemli bir kaynak.
Kurgunun gücü her daim bizimle