Tarihiyle, kültürüyle, üretim altyapısı genetik kodlarına işlemiş ticaret anlayışıyla nasıl ki bugüne kadar ülkemizin lokomotif kentlerinden olduysak gönülden inanıyorum ki önümüzdeki yıllarda da çok daha başarılı bir şekilde, seviye atlayarak ülkemizin gelişiminde önemli bir rol oynayacağız.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde ve Türk milletinin verdiği destansı mücadelenin sonucu kurulan ve bizlere bırakılan en değerli miras olan Cumhuriyetimizin ilan edilişinin 100’üncü yıl dönümünü kutluyor olmanın coşku, sevinç ve gururunu milletçe yaşıyoruz.
Bugünkü güçlü Türkiye ekonomisinin temelleri, Cumhuriyet’in kuruluşundan önce Şubat 1923’de İzmir’de toplanan 1’inci İktisat Kongresi’nde atıldı.
Cumhuriyet öncesinde Avrupa’nın büyük devletleri arasında en küçük ekonomi ve en düşük üretim düzeyi Osmanlı’daydı. 1914 yılında Meclis’e sunulan bütçede devletin toplam harcaması 34 milyon lira, eğitime ayrılan pay ise sadece 500 bin liraydı. Buna karşın kibrit ithalatı için 200 bin lira ayrılmıştı, çünkü ülkede kibrit fabrikası bile yoktu.
Ekim 1923’te imkansızlıklar içerisinde ilan edilen Cumhuriyetimizin aydınlığında ülkemiz; bilim, kültür, sanat, spor, ekonomi, politika, sosyal yaşam gibi her alanda büyük mesafeler kat etmiş ve bir dünya devleti haline gelmiştir.
Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, Cumhuriyetimizin kazanımlarına ve değerlerine sahip çıkarak, aklın ve bilimin yolunda üreterek, ihracat yaparak, istihdam sağlayarak, ortak akıl ve istişareye önem vererek, çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
Geçmiş ile gelecek arasındaki bağın canlı temsilcileri olan köklü markaların uzun yıllar ayakta kalmalarının sırrı olarak güven ve itibar gösterildi. Marka kavramının kendi içinde bir gelişim ve dönüşüm sürecinin olduğunu söyleyen Yüzyıllık Markalar Derneği Başkanı Dr. Gürsel Arseven, “Fakat değişmeyen konular; güven ve itibar” dedi.
100’üncü yaşını kutladığımız Cumhuriyet, milletimizin el ele, omuz omuza bir ve bütün olarak kurduğu en önemli eseridir. Bize bu eseri emanet eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve kahramanlarımızı saygıyla anıyorum.
Cumhuriyet, ecdadımızın Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde verdiği tarihi mücadelelerin sonucunda kurulmuştur.
Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Türk gıda sanayinin lokomotifi olan makarna sektörü; Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100’üncü yılını kutlamanın verdiği büyük gurur ve mutlulukla; Türkiye yüzyılında da dünyanın en istikrarlı gıda tedarikçilerinden biri olmayı sürdürecek.
Anadolu'nun işgali sırasında her türlü yokluğa ve yoksulluğa rağmen aylarca direnmeyi başaran ve binlerce şehit vererek öz yurdunu savunan Antep, 1921 yılından bu yana taşıdığı Gazi unvanıyla bugün Türkiye’nin en büyük sanayi şehirlerinden biri.
Ülkemiz bundan tam 100 yıl önce, “Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” ilkesi ile hür ve bağımsız yaşama kararlılığını ortaya koyarak, istiklal ve istikbaline olan güçlü inancıyla tarihe adını altın harflerle yazdırdı.
Türkiye ve Mersin yoklukların, yoksulluğun içinde Büyük Atatürk’ün sayesinde küllerinden doğdu. Mersin bugün bir dünya kenti oldu ve dünya ekonomisine entegre oldu. 183 ülkeye ihracat yapan bir kent oldu.
Kurtuluş Savaşıyla eriştiğimiz askeri bağımsızlığı, ekonomik ve siyasi bağımsızlıkla taçlandırarak, modern dünya ligine yükselmemizi sağlayan en eşsiz devrimimiz, cumhuriyetimizin ilk asrını tamamlamanın haklı gururunu yaşıyoruz.
Cumhuriyet, Türk milletinin yokluklar içinde gösterdiği azim ve inancın, şanlı mücadelesi ile yeniden dirilişinin sembolüdür. Bağımsızlık mücadelesinin en büyük armağanı Cumhuriyettir.
Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşunda az gelişmiş bir tarım ülkesiyken, ilk yıllarında özel sektörü de destekleyen devletçilik uygulamalarını hayata geçirerek ekonomik bağımsızlığını önemli ölçüde kazanabilmiş bir ülke konumuna gelebildi.
Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını gurur ve coşkuyla kutlamanın heyecanı içindeyiz. Bu gururu ve mutluluğu yaşarken bir asır önceki şartları, İstiklal Savaşı’nın ve Cumhuriyetin hangi koşullarda kazanıldığını asla unutmamamız gerekiyor.
Bir asrı geride bırakırken, Cumhuriyetimizin sağlam temellerinden aldığımız güçle, Cumhuriyet ideallerini yaşatmak adına ilk günkü kadar hevesliyiz.
Cumhuriyetimizin ilanından itibaren geçen yüz yıl, Türkiye'nin sadece coğrafi sınırları üzerinde değil, aynı zamanda ekonomik ve toplumsal yapısı üzerinde de derin etkiler bırakan büyük değişimlerle doludur.
Kocaeli Sanayi Odası, köklü tarihi geçmişi ile üstlendiği misyonu ve vizyonunu cumhuriyetin 100’üncü yılından alacağı güç ve kuvvetle gelecek yüzyıllara taşımaya devam edecek. Geleceğe doğru inanç ve gayretle yürüme kararlılığıyla daha büyük mesafeler alacağımıza inanıyorum.
Her türlü yokluk ve yoksulluğa karşın dünya tarihinde örneğine az rastlanan bir zafer olan Kurtuluş Savaşımızı taçlandıran Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına girerken, bu asil ve kıymetli mirası gelecek nesillere çok daha güçlü kazanımlarla teslim etmek için gece gündüz demeden çalışmaya, milletimize hizmet etmeye devam edeceğiz.
Elbette Cumhuriyetimizi yalnızca korumak ve kollamakla kalamayız. Aynı zamanda eğitim, sağlık, istihdam açısından ilerletmemiz gerekiyor. Bu güzel ülke bizim, hepimizin. Hepimize yeter. İşte cumhuriyet, ülke insanlarını bir arada tutan en önemli harçtır.
Ülkemizdeki kişi ve kurumlar olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yaşına tanıklık etmenin sevincini ve gururunu yaşıyoruz. 100’üncü yılı coşkuyla kutlarken gelecek yüzyılı da yepyeni umutlarla karşılıyoruz. Bununla birlikte büyük bir sorumluluk taşıdığımızın da bilincindeyiz.
Cumhuriyetimizin 100’üncü, kuruluşumuzun da 41’inci kuruluş yılını kutlamanın büyük gururunu yaşıyoruz. Sermaye piyasaları bir taraftan tasarruf sahiplerine yatırım imkânı sunarken, diğer taraftan şirketlerin finansmana erişimini sağlamakta. Son yıllarda hem arz hem de talep yönünde sermaye piyasalarına ilginin arttığını gözlemliyoruz.
Değişen yeni dünya düzeninde bir yanda sıcak savaşlara üzüntüyle tanıklık ederken, bir tarafta da yeni küresel ticaret dinamikleri, iş birlikleri, yeni enerji koridorları ve yeşil dönüşüm, gibi önemli değişimlerin şekillendirdiği bir küresel ticaret ve ekonomi ortamını yaşıyoruz.
